#Uzman Tavsiyeleri

Ticari Kredinin gelişen pazarlardaki istikrar sağlayan gücü (Podcast)

Trade Talk’un son bölümünde, ABD Merkez Bankası’nın parasal şoklarına karşı gelişmekte olan ekonomileri dengeleyen ticari kredinin kritik rolünü inceliyoruz. Ekonomist ve araştırmacı Mélina London, şirketler arası kredinin finansal istikrarsızlığa karşı nasıl bir tampon görevi görebileceğini anlatıyor.

Finansal piyasaların giderek daha fazla birbirine bağlandığı bir dünyada, gelişmiş ekonomilerdeki merkez bankalarının aldığı kararların yansımaları küresel çapta hissediliyor. Bu durumun en açık şekilde gözlemlendiği yer ise gelişmekte olan pazarlar: ABD’de para politikası sıkılaştığında, bu ülkelerde ekonomik sonuçlar bir domino etkisi yaratabiliyor.

Bu bölümde, bölümde, Avrupa Birliği Ortak Araştırma Merkezi’nde görevli ekonomist ve bilimsel danışman Mélina London ile, genellikle göz ardı edilen ancak çalkantılı dönemlerde güçlü bir istikrar unsuru olabilen ticari kredi kavramını konuşuyoruz.
 

Bu bölümden neler alacaksınız?

Dinlemektense okumayı tercih ediyorsanız, bölümdeki ana fikirlerin özetini aşağıda bulabilirsiniz.
İster belirsiz piyasalarda yön bulmaya çalışan bir iş lideri, ister ekonomik strateji geliştiren bir politika yapıcı, ister sadece küresel finansla ilgilenen biri olun; bu Trade Talk bölümü size değerli içgörüler sunuyor:

  • ABD faiz artışlarının gelişmekte olan pazarları nasıl etkilediği
  • Parasal şoklar döneminde ticari kredinin neden hayati bir araç olduğu
  • Tedarikçilerin neden bankalara kıyasla daha istekli kredi sunduğu
  • Coface verilerinin araştırmacıların yeni ekonomik dinamikleri keşfetmesine nasıl yardımcı olduğu
  • Ve en önemlisi: şirketlerin öngörülemeyen bir dünyada dirençlerini nasıl artırabileceklerini daha iyi anlayacaksınız.

Şimdi Dinleyin!

 

ABD para politikasının domino etkisi

ABD Merkez Bankası (Federal Reserve) faiz artırdığında, bu sadece Amerikalı borçluları etkilemez. Mélina’nın açıkladığı üzere, bu kararlar çoğu zaman gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarına yol açar. Neden mi? Çünkü ABD’de daha yüksek faiz oranları, daha düşük riskle daha yüksek getiri sunar; bu da yatırımcıları Brezilya, Hindistan veya Güney Afrika gibi daha riskli piyasalardan paralarını çekmeye yönlendirir.

Bu sermaye kaçışı, yerel para birimlerini zayıflatır ve gelişmekte olan ülke merkez bankalarını faiz artırmaya zorlar. Ortaya çıkan tablo, bu ülkelerin kendi tercihleriyle almadığı, dayatılmış bir para politikası sıkılaşmasıdır. Bu klasik bir domino etkisidir ve bankalardan kredi erişimini ciddi biçimde kısıtlayabilir.

Fırtına anında bir tampon: Ticari kredi

ABD para politikasının sermaye akışları ve banka kredileri üzerindeki etkisi sıkça tartışılmıştır; ancak Mélina ve araştırma ortağı Maeva Silvestrini, literatürde eksik kalan bir alan tespit etti: ticari kredinin rolü. Diğer adıyla şirketler arası kredi, bir tedarikçinin alıcıya mal veya hizmetler için ödeme süresi tanımasıdır. Örneğin, bir cıvata üreticisi, mobilya üreticisine ürün teslim eder ve 90 gün sonra ödeme alır.

Bu kredi biçimi, özellikle gelişmekte olan piyasalarda önemlidir çünkü bankalardan kredi almak, normal dönemlerde bile zor olabilir. Parasal sıkılaşma dönemlerinde ise ticari kredi, hayati bir finansman alternatifi haline gelir.

 

İstikrar mı, şiddetlenme mi? İki olası sonuç

Coface’ın yaklaşık on yıllık verilerine erişen Mélina London ve Maeva Silvestrini, altı büyük gelişmekte olan ekonomi (Güney Afrika, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Meksika) arasında yabancı tedarikçiler ile müşteriler arasındaki ticari kredi akışlarını inceledi.

Amaçları neydi?
Ticari kredinin ABD para politikası şoklarına karşı bir istikrar aracı mı, yoksa şoku artıran bir unsur mu olduğunu anlamak.

  1. İstikrar sağlayan etki: Banka kredisi bulunamaz hale geldiğinde şirketler ticari krediye yönelir. Bu da operasyonların devamını ve finansal şokun hafifletilmesini sağlar.
  2. Şiddetlendirici etki: Eğer tedarikçiler de parasal şoktan etkilenirse (küresel finansal koşulların sıkılaşması nedeniyle), kredi verme kapasiteleri düşer ve bu durum alıcıyı daha da zor duruma sokar.

Peki, hangi etki baskın çıkıyor?

Mélina London’a göre, veriler istikrar sağlayan etkinin daha baskın olduğunu gösteriyor. ABD’de para politikası sıkılaştığında, gelişmekte olan ülkelerdeki şirketler giderek daha fazla ticari krediye başvuruyor ve bankaların açtığı boşluğu bu şekilde kapatıyor.

Kimler en çok fayda sağlıyor?

Araştırma, finansal açıdan kısıtlı şirketlerin, yani zaten borçlu olan veya geleneksel finansmana erişimi sınırlı firmaların, ticari kredinin istikrar sağlayıcı etkisinden en çok fayda gören kesim olduğunu da ortaya koydu. Bu tür şirketler, kredi daralması dönemlerinde bankaların ilk gözden çıkardığı müşteriler olur. Oysa tedarikçiler, müşterilerini daha yakından tanıdıkları ve onların yaşamasında doğrudan çıkarları olduğu için kredi vermeye daha isteklidir.

Tedarikçilerin bankalara göre iki önemli avantajı vardır:

  • Daha iyi bilgi: Tedarikçiler, genellikle müşterileriyle aynı sektörde yer alır ve piyasayı, müşteri güvenilirliğini daha iyi analiz eder.
  • Avantajlı pozisyon: Ödeme yapılmazsa gelecekteki teslimatları durdurabilirler — bu da etkili bir ödeme teşvikidir.

Bu dinamik, ticari krediyi sadece bir finansal araç değil, aynı zamanda stratejik bir ortaklık haline getirir.
 

Küresel perspektif: Tedarikçinin menşei fark etmiyor

Araştırmanın en dikkat çekici yönlerinden biri de şu: ticari kredinin istikrar sağlayıcı etkisi, tedarikçinin menşei fark etmeksizin geçerli. Tedarikçi ister ABD’de ister Avrupa’da yerleşik olsun, ABD’deki para politikası sıkılaştığında gelişmekte olan piyasalardaki müşterilere sunulan ticari kredide artış gözlemleniyor.

Bu da mekanizmanın coğrafi sınırlardan bağımsız olduğunu ve ticari kredinin, ekonomik şoklara karşı küresel bir tampon aracı olarak işlev gördüğünü ortaya koyuyor.
 

Neden şimdi önemli?

Bu araştırmanın zamanlaması, bugünkü dünya açısından son derece anlamlı. Mélina’nın işaret ettiği gibi, şu an ekonomik dalgalanmaların arttığı bir dönemden geçiyoruz. Siyasi belirsizlikler, değişen ticaret politikaları ve özellikle ABD’deki enflasyonist baskılar, Fed’in yeniden faiz artırmasına neden olabilir.

Bu gerçekleşirse, gelişmekte olan piyasalar yeniden bu çalışmada incelenen sorunlarla yüzleşebilir. Ancak bu kez, Mélina ve Maeva’nın çalışması sayesinde politikacılar ve iş dünyası liderleri nasıl tepki vermeleri gerektiğini daha iyi biliyor olacak.


Politika yapıcılara ve finansal kurumlara çağrı

Bu bölümden çıkarılacak temel mesaj basit ama güçlü:
Ticari kredi, küresel parasal şoklara karşı stratejik planlamanın bir parçası olmalıdır.
Politikacılar, finansal kurumlar ve iş dünyası liderleri, şirketler arası kredinin değerini kabul etmeli ve planlamalarına entegre etmelidir.

Bu sayede, özellikle gelişmekte olan pazarlardaki kırılgan şirketlerin, finansal fırtınalara karşı mücadele etme ve büyümeye devam etme kapasiteleri artırılabilir.

 

🎧 Daha derine inmeye hazır mısınız?
Trade Talk şimdi tüm podcast platformlarında, Abone olun, iş dünyasına dair içgörüleri kaçırmayın.

💡 Coface’ın ticari alacak sigortası çözümlerini keşfedin — işletmenizi ticari risklere karşı koruyun, belirsiz dönemlerde iş sürekliliğini güvence altına alın.