HABERLER & YAYINLAR
09.01.2015
Kurumsal Yayınlar

PANORAMA TÜRKİYE

PANORAMA TÜRKİYE

TÜRKİYE’DE ÖDEME GÜÇLÜKLERİ

 

2013 yılı Mayıs ayında ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin çıkış stratejisini açıklamasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere karşı finansal piyasalarda risk algısının değiştiği bir döneme girildi. Türkiye bu döneme, yüksek cari açık, ithalata önemli ölçüde bağımlılığı devam eden üretim kesimi ve arka arkaya üç seçim takvimi ile girdi. Yüksek dış borç stoku ve ithalata bağımlı yapı, Türk şirketlerini kurlardaki oynaklığa ve iç talepteki yavaşlamaya karşı kırılgan hale getiriyor. 2014 yılında şriketler, sene başında TL’deki sert değer kaybına, karlarında bir miktar azalmaya katlanarak dayanabildiler. 2013 yılının Aralık ayında başlayan kurlardaki keskin artışlar, Merkez Bankası’nın faizlerini Ocak ayı sonunda sert bir şekilde artırmasıyla denge bulabildi. Ancak kurlardaki bu artışların, firma bilançolarındaki olumsuz etkileri hala devam ediyor. Öte yandan, cari açığı azaltmak amacıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) sene başında uygulamaya başladığı kredi kısıtlama önlemlerinin iç talebi yavaşlatması da firmaların alacak tahsilatlarını zorlaştıran etkenler arasında yer aldı. Bu gelişmelere paralel olarak daha çok yurt içi talebe yönelik üretim ve satış yapan sektörlerin ödeme kapasitelerinde bozulmalar görülmeye başladı. Hem protestolu senetlerde hem karşılıksız çek tutarlarındaki artışlar da bu bozulmaya işaret ediyor. Karşılıksız çekler 2014 yılının ilk on ayında yıllık %5,4 artış ile 15,9 milyar TL tutarına çıktı. Artan faizler ve ivme kaybeden iç talep nedeniyle 2014 yılının ilk on ayında protestolu senetler tutarında da yıllık bazda %9,1’lik bir artış görülüyor.Türkiye’de firma kârlılıkları üzerinde başlıca etkili olan iki unsurun kurların seviyesi ve iç talep olduğu göz önüne alındığında, 2015 yılının ilk çeyreğinde iç talepte görülebilecek ılımlı bir topa rlanmanın kârlara olumlu etki etme ihtimali bulunduğu söylenebilir. Ancak küresel ekonomideki gelişmeler, jeopolitik riskler, ABD Merkez Bankası’ndan beklenen faiz artışı süreci ve yurt içinde genel seçimlerin olması, kurlar oynaklık yaratabilir. Bu durum, firmaların nakit akışlarını ve borçlanmalarını çok daha bilinçli yönetmeleri gereken bir döneme girildiğini gösteriyor. Coface özellikle inşaat ve demir ve çelik dışı metaller sektöründeki risklere dikkat çekiyor.

 

KURLARDAKİ ARTIŞ VE İÇ TALEPTEKİ YAVAŞLAMA ÖDEME PERFORMANSLARINI ETKİLEDİ

 

TL’deki değer kaybı kur zararlarına yol açtı Sanayi Bakanlığı tarafından açıklanan Girişimci Bilgi Sistemi (GBS) verilerine göre Türkiye’de 2013 yılında toplam girişim sayısı 2 milyon 973 bin oldu. Bu rakam 2012 yılına göre %11,4’lük bir artışa denk geliyor. Kayıtların düzenli olarak entegre edilmeye başlandığı 2006 yılında Türkiye’de bulunan girişim sayısının 1 milyon 806 bin olduğu göz önüne alındığında, istikrarlı b üyümenin ve önceki dönemlere göre daha düşük enflasyon ve daha düşük faiz ortamının, Tü rkiye’deki yatırım ortamının iyileşmesine katkıda bulunduğu anlaşılıyor. Türkiye ekonomisine yılda katılan ortalama girişim sayısı 160-170 bin civarında bulunuyor. Verilere göre 2 milyon 973 bin girişimin %91,8’i, çalışan sayısı 0-9 kişi arası ve iş hacmi 1 milyon TL’nin altında olan işletmelerden oluşuyor. Bu tip girişimler sayıca çok olmasına karşın toplam cironun %11,5’ini oluşturuyorlar. Girişimlerin %7,9’u ise çalışan sayısı 10 -249 arası ve iş hacmi 1 milyon TL ve 40 milyon TL arasında olan küçük ve orta ölçekli işletmelerden me ydana geliyor. Bu firmaların toplam cirodaki payları %39 seviyesinde bulunuyor. KOBİ üstü gir i-şim sayısı ise toplamın %7,7’sini oluşturuyor ve toplam cironun %49,5’ini gerçekleştiriyorlar.

 

Burada dikkati çeken noktalardan biri, firmaların kambiyo zararlarının, 2013 yılının sonlarında kurlarda yaşanan artışlar nedeniyle önemli ölçüde artmış olması. Aralık 2013-Ocak 2014 döneminde, siyasi belirsizlikler ve gelişmekte olan ülkelere karşı risk algısındaki bozulmalar nedeniyle TL, dolar karşısında yaklaşık %15 değer kaybetti. Buna paralel olarak, kambiyo zararlarında 2013 yılında 2012 yılına göre %163 artış görüldü. İmalat sanayinde kambiyo zararları söz konusu dönemde %122,7 artarken, toptan ve perakande ticaret sektöründe artış %187 oldu. Türk ekonomisinin lider sektörlerinden biri olan i n-şaatta ise kambiyo zararları 2012-2013 döneminde %130 arttı. Bu durum, şirketlerin, kurlardaki dalgalanmalara karşı olan hassasiyetini ortaya koyması açı-sından önem taşıyor.
Açıklanan veriler ışığında son beş yılda inşaat sektörünün ortalama net kâr marjının %4,3, imalat sanayinin %2,9, toptan ve perakende ticaret sektörünün ise %1,6 olduğu hesaplanıyor. Kurlardaki artışlar, firma karlılıklarını olumsuz yönde etkiledi. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tü rkiye’de özel sektörün yapısı ağırlıklı olarak mikro ve KBİ ölçekli firmalardan oluşuyor. Bu fi rmaların temel özelliğinin özsermaye eksikliği olması, firmaları ekonomideki ve kurlardaki ça lkantılara karşı kırılgan hale getiriyor. Bu nedenle, 2014 yılı başında kurlardaki değer kaybı ve ekonomideki yavaşlama, nakit akımı yönetimlerinde sorunlara ve ödemelerde vadelerin uz amasına neden oldu.

Bu yayını indir : PANORAMA TÜRKİYE (688,85 kB)

İLETİŞİM


Verda YAKAR

TEL: +90 (216) 251 99 10
verda.yakar@coface.com 

Üst