HABERLER & YAYINLAR
31.01.2015
ÜLKE RİSKLERİ VE EKONOMİL ÇALIŞMALAR

TR Ödemeler Panoraması

TR Ödemeler Panoraması

TL’deki değer kaybı ve iç talepteki yavaşlama şirketlerin ödeme performansını etkiledi

 

  • Türkiye’de şirketlerin ödeme performansı yurt içi talep ve kurlarla bağlantılı olarak gelişiyor
  • 2014 başında TL’deki keskin değer kaybı firma karlılıklarına olumsuz yansıdı
  • Faizlerdeki artışlar ve makroihtiyati önlemlere bağlı olarak yavaşlayan iç talep ödeme performanslarına olumsuz yansıdı
  • Coface özellikle inşaat sektörünün konut segmenti, demir ve çelik dışı metaller sektörlerindeki risklere dikkat çekiyor

 

 

2013 yılı Mayıs ayında ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin çıkış stratejisini açıklamasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere karşı finansal piyasalarda risk algısının değiştiği bir döneme girildi. Türkiye bu döneme, yüksek cari açık, ithalata önemli ölçüde bağımlılığı devam eden üretim kesimi ve arka arkaya üç seçim takvimi ile girdi.

 

2013 yılının Aralık ayında başlayan TL’deki değer kaybı, Merkez Bankası’nın faizlerini Ocak ayı sonunda keskin bir şekilde artırmasıyla denge bulabildi. Ancak TL’deki bu değer kaybının, firma bilançolarındaki olumsuz etkileri hala devam ediyor. Öte yandan cari açığı azaltmak amacıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) sene başında uygulamaya başladığı kredi kısıtlama önlemlerinin iç talebi yavaşlatması da firmaların alacak tahsilatlarını zorlaştıran etkenler arasında yer aldı.

 

Bu gelişmelere paralel olarak daha çok yurt içi talebe yönelik üretim ve satış yapan sektörlerin ödeme kapasitelerinde bozulmalar görülmeye başladı. Hem protestolu senetler hem de karşılıksız çek tutarlarındaki artışlar bu bozulmaya işaret ediyor. 

 

Karşılıksız çekler 2014 yılının ilk on ayında yıllık %5,4 artış ile 15,9 milyar TL tutarına çıktı. Artan faizler ve ivme kaybeden iç talep nedeniyle 2014 yılının ilk on ayında protestolu senetler tutarında da yıllık bazda %9,1’lik bir artış görülüyor.

 

Coface’ın tahminleri Türkiye ekonomisinin 2014 yılında %3,1, 2015 yılında ise %3,5 büyümesi yönünde bulunuyor. Kasım 2014 tarihinde Coface, Türkiye’nin ülke risk değerlendirmesini daha düşük büyüme perspektifi, yüksek özel sektör borçluluğu ve kurlardaki ani hareketlere olan hassasiyet gibi nedenlerden dolayı A4 seviyesinden B seviyesine indirdi.

 

Sanayi Bakanlığı tarafından hazırlanan Girişimci Bilgi Sistemi’nde yer alan 2 milyon 973 bin firmanın kambiyo zararlarının, 2013 yılının sonlarında kurlarda yaşanan artışlar nedeniyle önemli ölçüde arttığı olduğu görülüyor. Nitekim 2012 yılında 45,1 milyar TL olan kambiyo zararlarının 2013 yılı sonunda 118,8 milyar TL’ye çıktığı görülüyor. Bu durum şirketlerin, kurlardaki dalgalanmalara karşı olan hassasiyetini ortaya koyması açısından önem taşıyor.

 

Coface MENA ekonomisti Seltem İYİGÜN “Türkiye’de firma karlılıkları üzerinde etkili olan başlıca iki unsurun kurların seviyesi ve iç talep olduğu göz önüne alındığında, 2015 yılının ilk çeyreğinde iç talepte görülebilecek ılımlı bir toparlanmanın karlara olumlu etki etme ihtimali olduğu söylenebilir. Ancak küresel ekonomideki gelişmeler, jeopolitik riskler, ABD Merkez Bankası’ndan beklenen faiz artış süreci ve yurt içinde genel seçimlerin olması, kur riskinin devam ettiğine işaret ediyor. Bu durum firmaların nakit akışlarını ve borçlanmalarını çok daha bilinçli yönetmeleri gereken bir döneme girildiğini gösteriyor” diyor.

 

Coface’ın başlıca dikkat çektiği sektörel riskler şu şekilde:

 

Metal sektörü (demir ve çelik dışı):Hammadde tedarikinde dışa bağımlılık, hammadde fiyatlarındaki düşüşler ve kurlardaki değişimlerin borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkileri firmaların karşılaştıkları temel riskler olarak sayılabilir.

 

Otomotiv sektörü:Sene başında uygulanan vergi artışları, faizlerdeki yükselmeler, BDDK’nın tüketici kredilerini dizginlemek amaçlı aldığı makroihtiyati önlemler ve kurlardaki artışlar gibi nedenlerden dolayı iç pazara yönelik satışlarda belirgin düşüşler bulunuyor. Ancak ihracat olumlu görünümünü sürdürüyor.

 

Gıda sektörü:Gıda üreticileri açısından en büyük risk sene içinde görülen kuraklıkla birlikte üretim maliyetlerinin artması olarak değerlendiriliyor.

 

Kimya sektörü:Hammaddede %70’e varan ithal bağımlılık ve sektörün başlıca müşterileri arasında yer alan inşaat sektöründeki yavaşlama riskler arasında yer alıyor.

 

İnşaat sektörü:Konut tarafında, faizlerdeki artış ve ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak oluşan belirsizliğin, tüketici güveninde gerilemeye yol açtığı görülüyor. Bu durum konut talebine olumsuz yansıyor. Arz ve talep makasının açılması da bir diğer risk unsuru olarak değerlendiriliyor.

 

Perakende sektörü:Türkiye’de özel kesim harcamaları toplam GSYİH’nin yaklaşık üçte ikisini oluştuyor. Son dönemde açıklanan verilere göre perakende satışlardaki artış devam etmektedir. Sektörün genelinde risk seviyesi yüksek görünmüyor.

 

Tekstil-giyim: Hem yurt içi hem de yurt dışı müşteriler için üretim ve satış yapma kapasitesi yüksek olan bu sektörde risk seviyesi medium seviyesinde bulunuyor. Başta Avrupa pazarlarındaki toparlama ve kurlardaki artışın ihracatı desteklemesi, sektörün performansını yukarı yönde etkiliyor.

 

İlaç:Referens ilaç sistemi ile yüksek rekabetten dolayı fiyatlar üzerinde oluşan baskı karlılıkları olumsuz etkiliyor.

Bu basın bültenini indir : TR Ödemeler Panoraması (113,15 kB)

İLETİŞİM


Verda YAKAR

TEL: +90 (216) 251 99 10
verda.yakar@coface.com 

Üst