COFACE’IN ÜÇ AYLIK SEKTÖR PANORAMASI
Kuzey Amerika ve Asya’da olumlu değişimler yaşandı
Avrupa’da tekstil sektörünün yenilikçiliğe yatırım yapması ile birlikte riskler durağanlaştı
Kuzey Amerika’daki perakende ve otomotiv sektörlerinde ve yükselen Asya’da hizmetler sektöründe riskler “ılımlı” seviyeye yükseltildi
Asya ve Kuzey Amerika’da dinamik özel sektör talebi sektör risklerini iyileştirmeye devam ediyor. Coface ekonomistleri tarafından hazırlanan geliştirilen ve risk değerlendirme uzmanlarının ülkelerin ödeme davranışları ile ilgili deneyimlerine dayalı olan sentetik risk göstergelerine göre, kredi riskindeki iyileşme bu iki bölgede yoğunlaşıyor.
Coface'in kredi riski göstergesi yükselen Asya, Kuzey Amerika ve AB-15 ülkelerinde borsada işlem gören 6.000’den fazla şirketin yayınlanan finansal verilerindeki değişimlere dayanmaktadır. Coface analistleri tarafından gözlenen bu veriler arasında ciro, kârlılık, net borçluluk oranı, nakit akışı ve alacaklardaki değişimler yer almaktadır. Bunlardört risk kategorisineayrılmaktadır: Ilımlı, orta, yüksek ve çok yüksek.
-
Kuzey Amerika’da, otomotiv ve perakende sektörlerindeki riskler hanehalkı tüketimindeki olumlu trend ile birlikte “orta” düzeyden “ılımlı” düzeye yükseldi.
Otomotiv sektöründe, yenileme gereksinimlerinin etkisi ile, yeni otomobil satışları tekrar kriz öncesi seviyelere ulaştı. Buna paralel olarak, otomotiv üreticilerinin nakit akışları bir önceki yıla göre yüzde 19 oranında yükseldi.
Kanada ve ABD’deki perakende sektörlerinde, online satış ve geleneksel perakende satış bazında geçtiğimiz yıl satışlar yüzde 3,9 oranında yükseldi. Ekim 2013 sonu itibariyle % 5 yükselen ciro da bu yenilenen canlılığı yansıtmaktadır.
- Yükselen Asya’da, Coface hizmet sektörünün kredi riskini “ılımlı” olarak değerlendirmektedir. Özellikle bilgi teknolojileri ve mühendislik olmak üzere kurumsal hizmetlerin etkisi ile ciro ve kârlılık önemli ölçüde artmıştır. Bölge genelinde, Çin orta sınıfın doğuşu Asya ülkelerindeki turizmi arttırmaktadır. Bu önümüzdeki yıllarda Çin’deki tüketici gelirlerindeki artıştan yararlanan bir eğilim olacaktır.
Batı Avrupa’da, Euro bölgesinin resesyondan çıkma yönünde ilerlemesi ile birlikte riskler genel olarak istikrar kazanmaktadır. Ancak Güney Avrupa’daki durgun iç talep Avrupa’daki sektör risklerini etkilemektedir ve hiçbir sektör henüz “ılımlı” kredi riski düzeyine ulaşmamıştır.
Avrupa tekstil sektörü: Yenilikçilik başarı için kilit faktör
Küreselleşmenin yol açtığı ani değişiklikler ve art arda yaşanan finansal krizlerden kaynaklanan talep şokları ile zayıflayan tekstil ve giyim sektörünün incelenen üç bölgedeki kredi riski “orta” olmuştur. Avrupa’da, tekstil sektörü nispeten sağlam bir görünüm sergilerken, azalan tüketim sebebiyle giyim sektöründeki satışlar etkilenmiştir. Fransa’daki durum tekstil sektörünün yeni bir enerji kazandığını teyit etmektedir. Bu sektördeki iflaslar, halen bir bütün olarak Fransız şirketlerinin tüm zamanların en yükseğinde olan seviyesine yakın olmakla birlikte 2009 yılından bu yana neredeyse yarı yarıya azalmıştır. Ekim 2013 sonu itibariyle, Coface tarafından kaydedilen 62.431 iflas vakasından sadece 83’ü tekstil sektöründedir.
Avrupa tekstil sektörü, yükselen ülkelerden gelen ucuz ürünlere rağmen halen rekabetçiliğini korumaktadır, ancak başarının gerçek anahtarı yenilikçilikte yatmaktadır. Ayakta kalma mücadelesi birçok şirketi genellikle niş pazarlarda olmak üzere teknik tekstil ürünlerine yatırım yapmaya itmiştir. İskandinav ülkeleri tekstil sektörlerini yeniden yapılandırarak yenilikçilik atılımını ilk yapan ülkeler olmuştur. Örneğin İsveç geleneksel olarak diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla Ar-Ge’ye yatırım yapmaktadır. İsveç GSYH’sının %3,4’ü düzeyinde Ar-Ge harcaması yaparken, bu oran Fransa’da yüzde 2,25, İspanya ve İtalya’da ise % 1,5 civarındadır. İsveç ayrıca mühendislerini sektörün gerçek ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için eğitmektedir.
Yenilikçilik çabası kesinlikle karşılığını vermektedir. Ancak hammadde fiyatlarında dalgalanma, yenilikçiliği finanse etme ihtiyacı ve pahalı ve kaliteli ürün pazarına yönelen yükselen ülkelerden gelen rekabet tehdidi ile karşı karşıya olan bir sektörde kalıcı bir istikrar sağlanabilir mi? Yenilikçilik sabit bir süreç değildir ve Avrupa tekstil sektöründeki yükselişi sürdürebilmek için sektörün geri dönüşünü sağlayan stratejiyi devam ettirmesi gerekmektedir. Sektörün kilit varlıklarından birisi, teknik tekstil ürünleri spor, mobilya, tıp, tarım ve çevre gibi çok çeşitli alanlara uygulanabildiğinden dolayı çeşitli pazarlara ürün tedarik edebilme yeteneğidir. Dolayısıyla, Ar-Ge faaliyetlerini geliştirerek tekstil sektörü diğer sektörlerdeki yukarı yönlü gidişata ve özellikle Avrupa ve Fransa’da olmak üzere uzmanlaşmaya yönelik olumlu eğilime katkıda bulunmaktadır.